Sayfalar

13 Şubat 2011 Pazar

TUZ KADAR SEVMEK SENİ...

Yarın 14 şubat..E haliyle beklenenler, beklentiler'de çok olur hal böyle olunca..Kimisi ilan-ı aşk beklerken,kimi'de yeter artık aşkından sıkıldım alıcaksan al şu "Tektaşı"diye hayıflanır durur içinden sevdiğine..Aslolansa onun varlığıdır,fakat binbir hediyeye bedel bu varlık hep ikinci plana atılır..Her iki tarafta'da bencillik ön plana çıkar,ben ona aldım oda bana almalI yada acaba bana ne almış dedikoduları dolanıp durur..Bana'da yine böyle günlerden birgün hiç beklemediğim bi mesaj gelmişti... İçinde "TUZ KADAR SEVMEK SENİ"yazan..O kelimenin şaşkınlığı bi yana, aaa bu ne olmuştum o an...Senden öğrendim ben tuz kadar sevmek deyimini..Bilmeyeniniz varsa benim gibi,bu 14 şubatta'da ben anlatayım size ne anlama geldiğini..
Sayılamayacak derecede çok sevmek demekmiş bu,akarcasına o olmasa bile hiç durmadan..En leziz yemeklerinizin olmassa olmaz tadıdır o tuz..Şu meşhur kız isteme ziyaretlerinde,damadın kahvelerine yine konu olan tuz,evet kahve'ye şeker yerine atılan bir tutam tuzun hikayeside,oda burdan gelir..Kahvedeki bir tutam tuzu görmezden gelip onu içebilmek,seni sadece tatlısıyla değil,acısıylada bir ömür sevebilir, elinden zehir olsa içerim demekmiş meğer..
Eğer bu 14 şubatta sizinde kahve yapabileceğiniz yada kahvesinden içebileceğiniz birileri varsa bol tuz ilave etmeyi unutmayın!!!
Tuz kadar sevebilmeniz dileğiyle .. Sevgililer gününüz kutlu olsun...

2 Şubat 2011 Çarşamba

Peki ya hayattayken yitirdiklerimiz ?

Bu sabah zaten çok sancılı uyandım uykumdan,gördüğüm rüya'nın etkisiyle kafam darmadumanken tv yi açıp dağılayım azıcık dedim..Ama yok bugün ölüm kol geziyor herhalde kapılarda..Yakın bir zaman önce kaybettiğim biri dün gece rüyamda bana gelip "helallik"istedi..Çok canımı acıttığı için gidememiştim son nefesinde.Gitmek isteyipte gidemedim işte..Bildiğim tek şey son nefesinde esrayı getirin o niye gelmedi dediğiymiş..Dün gece gördüğüm rüya ise beni bir adım daha kul hakkıyla öbür tarafa gidilemeyeceğini hatırlatırken rüyadada olsa ,eğer varsa hakkımı helal ettim sana dedim..Bunun verdiği sıkınıtıyla uyanmak bir yana,birde defne joy'un ölüm haberini almak iyice sarstı bugün beni. Giderken kimseyi götüremiyorsun yanında, günahların ve sevapların dışında...Günahların sevaplarınla başbaşa kalıyor, siz hepiniz, bense tek diyorsunuz artık..Ölüm çok acı, heleki biz kullara, zaman kavramına göre daha baharının başındayken...Böyle genç ölümler oluncada herkesi bir telaş sarar "ben size şah damarınızdan bile daha yakınım"sözü hatırlanır..Hemen bütün kırdıklarımız,tüm kırıldıklarımız film şeridi gibi gelir gözümüzün ucuna..Zamansız olduğunu zamanımızın dar olduğunu hatırlarız,hak geçmişse helal ederiz..Yitirdikten sonra meydana çıkar herşey,değerini o zaman anlarız..Birgün orada buluşucaz deriz..Ağıtlar yakarız..
Peki ya hayattayken yitirdiklerimiz?Yaşarken nefes alırken hala görmezden geldiklerimiz?Onlar ne olacak?Ölüncemi affedicez onlarıda?O zamanmı keşke diycez,affettim kalk diycez..Sesimizi duymadıktan sonramı?Yaşarken bitmeyen hiç sönmeyen kin,o öldüğünde hemen bitiyormu..
Ben söyliyim ölüsü olan bir gün,dirisi olan hergün ağlarmış gerçekten..Ölüm hak,yaşarken kaybetmekse acı.....